Hayat iki nefes arası

Yoğun Istanbul günleri içerisinde kendini her yere yetiştirmeye çalışır halde bulan ben bu hafta (Cuma-Cumartesi-Pazar) kendime bir hediye verdim. Yeter ya, dedim. Bir nefese ihtiyacım var… Hemen Neslihan Yavuzcan’ı aradım. Nefes kampına ismimi yazdırdıktan sonra kafamda dönenlerden ekstra yoruldum.

Soru 1, Öykü’ye kim bakacak?

Soru 2, kampın bir günü Cuma olduğu için iş yerimden izin alabilecek miyim?

Soru 3, bir gaza gelip karar verdik, yahu Allah’ın verdiği nefesin kampı mı olur! Gitti mi bizim paracıklar?

Sorular çoğalmaya devam ederken içimdeki büyük istek azalmadı. Öykü’yü de götürmeye karar verdim, tabii annemle birlikte. Iş yerimden izin almam zor olmadı. Bu deneyimi yaşamayı çok istediğimi biliyorlardı. Ve son olarak ne değişebilir ki kemirgenleri kafamın içini yiyip bitirmeye devam ediyordu.

Lafı daha fazla uzatmayayım, o gün geldi çattı. Cuma sabahı Öykü, annem ve ben atladık arabaya, saat 11.05’te Izmit’teydik. Odaya yerleş, Öykü’nün karnını doyur derken saat 11.34 oldu. Kamp 11.00’de başlayacaktı. Odaya gelip “lütfen artık aşağıya gel” dediklerinde neden bensiz başlamadıklarını, zaten uzaktan geldiğimi, yetişemememin normal olduğunu düşünerek salona girdim. Herkes beni bekliyordu. Tamam, dedi Neslihan, artık başlayabiliriz.

Beni beklemeden başlasalardı geri kalan üç gün boyunca hep eksik kalacaktık, bunu Pazar günü çok iyi anladım.

Ilk öğrendiğim Hayy ve Hu oldu. Hayy’dan (canlı, diri olan, yaşayan) gelip Hu’ya (sonsuz olana) gitmekliğimizi kastediyorum. Işte nefesin ilk alınışı Hayy, bedenden çıkışı Hu. Hayy, Hu…

Hayata Hayy ile başlayıp Hu ile veda ediyoruz. Peki bu ikisi arasında aldığımız nefeslerin ne kadar farkındayız? Yaşıyor muyuz gerçekten? Yaşamak nedir biliyor muyuz?

Elime pet şişe ağzı verdiler. Dişlerimin arasına koydum. Başladık kocaman nefeslere. Biri karnima ve göğsüme bastırmaya başladı. Kusmak istedim. Tükürmem için torba verdiler. Yok ben kusamam, dedim. Sadece tükürmem yeterliymiş. Zorlandım. Kocaman nefesler almaya devam ettim. Ilk gün gelen kusma hissi ikinci gün yoktu. Nefes alırken biri kulağıma erkek kardeşimi affetmem gerektiğini söyledi. Kardeşim olmadığını bilmeyenler için bu dip notu düşüyorum. Ne kardeşi ya derken kafamı sallamaya başladım, hayır onu affetmiyorum, dedim, deliler gibi ağlarken. 9 aylıkken ve doğumuna 1 hafta kalmışken annemin karnında vefat eden, annemin yüzünü hiç görmediği, babamın anlattığı kadarıyla çukur çeneli, esmer erkek kardeşim. Benimle daha tanışmadan gittiği, beni yalnız bıraktığı için ona kızdığımı fark etmeden otuz üç yıl yaşamışım. Bu benim için çok özel bir durum ancak paylaşmam gerektiğini düşündüm.

Uç gün boyunca yaptığımız her şeyi ve hissettiğim her duyguyu buraya sığdırabilmem mümkün değil. Tüm ağlama ve affetme çalışmalarının ardından Pazar günü yeniden doğum seansından sonra kuş gibiliğim iki katına çıktı. Ve pazar Istanbul’a döndük.

Bu deneyimden bana neler kaldı? Bugün Pazartesi. Işe gitme vakti. Sabah on dakika daha erken kalkıp Tibet’in gençlik pınarını yaptım. Zinde hissettim. Trafikte kalmak istemediğim için servisi kullanmadım, minibüse bindim. Inmem gereken yeri kaçırmışım, geç de olsa indim ve geri yürüdüm. Söylenmedim, kendime kızmadım. Geri yürümek iyi geldi.

Bu sabaha kocaman bir nefes alarak uyandım. Kendi sorumluluğumu kendime, başkalarının sorumluluğunu onlara ve Allah’ın sorumluluğunu Allah’a bıraktım.

Ağzımdan çıkan her kelimenin aslında “ben” olduğunu yeniden hatırladım.

Artık kaygı duymuyorum. Kendimi olasılıkların mucizelerine bıraktım.

Kampta temizlik takıntısından kurtulan ve hayatında ilk kez çimlere basan Pürnur’a, geçirdiği hastalıklar nedeniyle tek başına ayağa kalkmakta zorlanan ama son gün tek başına yürüyen Cemil Baba’ya ve bu deneyimi yaşarken yanımda olan herkese kocaman selam olsun.

Tuğçe Güçnar Kengil

Tuğçe Güçnar Kengil tarafından yayımlandı

1985 yılında İstanbul’da doğmuştur. Uludağ Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezuniyetinin ardından İnsan Kaynakları alanını hedef olarak belirlemiş ve İnsan Kaynakları görevine SmartPeople İnsan Kaynakları Danışmanlık firmasında başlamıştır. 2012-2021 yılları arasında DenizBank A.Ş’de İşe Alım ve Kariyer Yönetimi Yönetmeni sorumluluğunu yürütmüştür. Temel koçluk eğitiminin yanı sıra Öğrenci Koçluğu, İlişki Koçluğu, Eğiticinin Eğitimi ve NLP Trainer eğitimlerini tamamlamıştır. Ayrıca Points of You eğitimini tamamlayarak Points of You Explorer sertifikasını almıştır. Kurumlarda İletişim, Kişisel İmaj ve Farkındalık, NLP ve Kişisel Liderlik eğitimleri vermekte olup, bireysel koçluk ve NLP danışmanlığı yapmaktadır. “Kariyer Hayatım Başlıyor” semineriyle doğru hedef belirleme, kendini tanıma ve mülakata hazırlık konularında üniversitelerde öğrencilerle bir araya gelmektedir. Rüya Yazarı adında kitap yazmıştır. Kişisel farkındalık üzerine (www.tugcegucnarkengil.com) blog yazmaktadır. Bir çocuk annesidir ve yaşam boyu öğrenme değerini hayatının her alanında yaşatma gönüllüsüdür.

Birisi “Hayat iki nefes arası” üzerinde düşündü

Yorum bırakın